Yeni tek bir Oslo dairesinde terk edilmiş, güçsüz tek bir kör kadın, durumuyla başa çıkmak için kavga ederken, rehavetli rehavetli çapraşık tek bir hayal dünyasının içine çekiliyor. anlatmatığı nüshaler mi kuşkularını körüklüyor, yoksa bu eksiksizamen kör olmanın getirdiği tek bir durum mu? Bu durumu anlamak ve yorumlamak her sinema eleştirmeni için büyük çapta tek bir meydan okuma imkanlı. Başbakan saatine seri tek bir giriş yapıldığında, gözlemleyennin bu donuk ve belirsizliğin içinde çapraşık tek bir düşünce sürecine girmesine şahit oluruz. kadının durumuyla başa çıkmak için oluşturduğu hayal dünyası, mental ve duygusal çalkantıları belginleştirir ve bu bize onun kör olma durumunu daha iyi anlamamızı sağlar. kadının bulanık ve belirsiz dünyasına dalmadan önce, gözlemleyen hem baş natürelin hem de nüshanin gelişimine tanıklık eder. Fakat dönem ilerledikçe, nüshanin gelişimi ve kadının durumuyla eş tek bir şekilde, film seyretyicinin anlayışı ve empati yeteneği de eş oranda sınanıyor. kadının içinde bulunduğu hayal dünyası, tek bir yandan kendi iç dünyasını anlamlandırırken, diğer yandan ise kör olmanın gündelik yaşama etkisini ve bununla başa çıkmak için ne tür stratejiler kullanıldığını gösteriyor. sinemade, gözlemleyenye sunmaulan gerçeklik ve düş hayatı arasında sürekli tek bir süregeleniş yaşanırken, eş dönemda bu iki dünya arasındaki hatların bulanıklaştığını görüyoruz. Acaba kadının anlatmatığı nüshaler onun kuşkularını mı körüklüyor, yoksa bu eksiksizamen kör olmanın getirdiği tek bir durum mu? Bu soruların yanıtları, gözlemleyennin sinemai film seyretrken hissettiği karışıklığı ve karmaşayı daha da artırıyor. Bu etkileyici ve düşündürücü sinema, gözlemleyennin duyusal algısını soruşturmaya zorluyor ve bu da sinemain genel film seyretnimini büyük çapta ölçüde etkiliyor.